Bu vatan ve millet düşmanlarının, iç ve dıştaki tüm ihanet şebekelerinin ifsat, ihanet ve ittifakıyla girişilen darbe teşebbüsünü rahmet-i ilahiyye tersine çevirdi. Bu mazhariyet, doğrudan doğruya bir ikram-ı ilahiyedir, bir inayet-i rabbaniyedir. Milletimize bahşedilen bu nimet, şükrü gerektirir. Umum ümmet ve millet olarak şükrümüzü ziyadeleştirmemiz lazımdır ki, bu nimet devam etsin, ezan-ı Muhammedi susmasın, bayrağımız inmesin.

15 Temmuz ihanetinin cemiyetin hafızasında sürekli kalması, silinmemesi için şu hususları efkar-ı ammenin dikkatlerine sunuyoruz:

  1. İç ve dış ihanet şebekelerinin hedef tahtası, aziz vatanımız, güzel Türkiye’mizdir. Yurt dışında bu senaryoyu yazanların ve o rolleri hıyanetle gerçekleştirmek isteyenlerin asıl gayesi, memleketimizi bölmek, milli birlik ve bütünlüğümüzü bozmak, milletin dimağ ve kalplerine nifak ve ihtilaf tohumlarını ekmektir.
  2. İslam aleminin parlayan yıldızı, yükselen ümidi, hayırhahı, muin ve muzahiri Türkiye’dir. Bu hakikate mebni, devlet ve hükümetimizi canımızla, kanımızla, diş ve tırnağımızla korumak en büyük görev ve sorumluluğumuzdur. Vatan muhafazası bizim namus borcumuzdur. Cenab-ı Allah, devletimize zeval vermesin. Hükümetimizi, memleketimizi bin bir esmasıyla korusun, hıfz eylesin. Bu noktada sadece milletimiz değil, hatta bütün alem-i İslam, darbe gecesinde sabahlara kadar ah u enin etmiş, dergah-i izzete sığınmış, gözyaşı dökmüştür. Elhamdülillah o masum, mazlum, muztar müminlerin iltica, niyaz, yakarış ve yalvarışları, dua ve göz yaşları, muhtemel ki, memleketimiz hakkında bir kalkan ve koruyucu duvar olmuştur.
  3. 15 Temmuz gecesi, iman kuvveti, vatan ve bayrak aşkı, yüksek hamiyet ve fedakarlıktan kaynaklanan bir ruh ile tankların altına yatan, kurşunlara göğüs geren 250 şehidimizi  rahmet ve şükranla anıyoruz. Cenab-ı Hak, onları Uhud şehitleri gibi aziz kılsın, Cenneti ve rü’yetiyle tebşir eylesin. Ailelerine ve yakınlarına da sabr-ı cemil ihsan buyursun. O gece gazi rütbesine yükselen kahramanlarımızı da, dünya ve ahirette saadet ve sürurlara gark eylesin, amin.
  4. Vatan müdafaasında askeri ve mülki tedbir ve tanzimler, müdebbirane icraatlar hükümetimizin teyakkuz ve ciddiyetiyle yürütülmektedir. Bu faaliyetleri bir de manen tahkim etmek, hususan genç kuşakları din ve iman, ahlak ve fedakarlık, hamiyet ve külli gayret noktalarından geleceğe hazırlamak, hem dünya saadeti ve hem de ebedi ve baki bir hayata hazırlamak gibi fevkalade önemli bir hizmetin ifa ve icrası, özellikle İslam ve din adına gayret gösteren, müstakim ve ehl-i sünnet ve cemaat ruhu içinde faaliyet gösteren dini cemaatlerin ve sivil toplum kuruluşlarının görev ve sorumluluğudur. Bizler Nur talebeleri olarak, iman ve Kur’an hizmetini uzun yıllardan beri hasbi olarak yürütmeye çalışıyoruz. Bu itibarla, ehl-i sünnet çizgisinde kitap ve sünnetin mutabakatı içinde gayret gösteren bütün dini cemaatler ve hasbi kuruluş ve oluşumlar, “tebliğ” ve “temsil” görevini daha ziyade artırmalı; hususan gençleri asrın cazip hevesatından, fitne ve fesadından korumak maksadıyla daha külli ve şümullü hizmet plan ve projelerini, fisebilillah yürütmeye azami gayret göstermelidirler. Bu noktada gayet samimi olan devlet ricali ve hükümetimizin de sivil toplum kuruluşlarına muin ve muzahir olması talep ve isteğimizdir. Çünkü, gelecek nesillerin manevi ve milli değerlerle tahkim edilmesi fevkalade önem arz etmektedir.
  5. Risale-i Nur hizmeti, şahıs eksenli bir oluşum değildir. Risale-i Nur’da şahs-i manevi esastır.  Nur hakikatleri, asrın fehmine uygun bir biçimde ilim ve hikmetle, delil ve hüccetlerle  ele alınmaktadır. Risale- i Nur hizmeti, okuma, okuduğunu anlama, anladığını yaşama ve yaşatma esası üzerine yürümektedir. Bu itibarla Risale-i Nur, bu asrın fehmine Kur’andan telemmu etmiş bir hakikatler manzumesidir.

ELHASIL, Ülkemizde ve alem-i İslam’da yaşanan bu sıkıntı, sancı ve bulanıklıklar, ümid ediyoruz ki, “yeni bir doğuşun müjdecisidir” ; İslam aleminin yeniden dirilişine, ittihad-ı İslamın teşekkülüne, ümmet-i Muhammedin daha ziyade şuurlanmasına, uhuvvet-i İslamiye’nin tahkim ve kemaline hizmet edecektir.

 

“Evet,ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada İslamın sadası olacaktır.”(Tarihçe-i Hayat 134) İnşallah. .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir